Ben Annemle Babamın Kopyası Olmayacağım !
Biz
bizden önce gelenlerin devamıyız değil mi? Zannediyorum bu konuda itirazı olan
yoktur. Form değiştiriyoruz, bire bir aynısı olmuyoruz ama bir döngünün
içindeyiz. Tencereye konan soğuk su kaynar ve sıcak su olur , sonra buhar olur
, buhar yükselir tencere kapağına çarpar , birikir damla olur tekrar su olur
suya damlar karışır… Soğuk su oldu,sıcak su oldu, buhar oldu ,damla oldu ,
su oldu , hatta damlayken hızla düştü
tencerede kayboldu falan filan.Kaç değişik hal aldı.Şekil değişse de muhteviyat
aynıydı.Bence insan da böyle bir dönüşümün içinde..
Mirasçılarımızın
aktarımları (iyi-kötü) ile dünyaya geliyor ve bu aktarım havuzunun
talimatlarına göre şekilleniyoruz.Ben bir süre “seyirci” koltuğuna geçince fark
ettim ki herkes pür telaş devraldığının devamı için uğraşıyor. İyisini kötüsünü (hatta özellikle kötüsünü) devam ettirmek için canını dişine takıyor. Kimse
yaptığının aslında ezberletilenden,kodlanandan olduğunu fark etmiyor. (ben de uzunca
yaptım kendimden biliyorum J) Kendime şunu sordum : Bu
şekillenme sürecinde fark yaratmak isteyenler olmuyor mu peki? Yani miras
aldığı genetik havuzun berraklığını daha da parlatmak isteyen ? Yahut havuzundaki
çer çöpü temizlemek isteyen ? Bence varlar.. ve iyi ki varlar…Peki kimdir
bunlar ?
Devraldığı
kayıt mirasını dönüştürürse, kendini ve kendinden önce yaşamış ne kadar atası
varsa hepsini bu çer çöpten arındırıp özgürleştirdiğini bilenler… Bence insan, ömrünü
buna adamalıdır… Devraldığı bozuk formları heykeltıraş gibi oyup,kesip,yapıştırıp
yeniden şekillendirmeye… Daha parlak daha derin ve daha ışıltılı bir havuzu
miras bırakmaya…
Nietzsche
isyan ediyordu ya hani ; Bir sürü kısa deliliklerinize aşk diyorsunuz.Sonra da
bir de yetmiyor daha uzun delilik ve ahmaklıklar için evleniyorsunuz. Bu değil
yahu.. Kutsal olan bu değil diyordu ;ancak birbirinizi salt şefkat ile sevmeyi
öğrenip sonra kendinizden öte bir şey inşa etmeyi amaç edinip doğurmak için bu birleşmeyi
gerçekleştirmelisiniz yoksa fason üretim olursunuz ve bu sadece hayvanidir..diyordu…
Yani
insan başına gelenler için kimseyi (özellikle ebeveynlerini) suçlamamalıydı.
Çünkü zaten onlar da mirasçıydı. O halde suçlamak sadece mirası daha da
kirletip bir sonrakine bırakmak demekti. Halbuki insan daha çok parlamaya ve
ışıldamaya yetenekliydi…
Fotoğraf : Sevgili sevgilim Yavuz Duman :)
Fotoğraf : Sevgili sevgilim Yavuz Duman :)
Yorumlar
Yorum Gönder